31 Aralık 2009 Perşembe

KAOSTAN DÜZEN KOTARMAK


RAHMİ ÖĞDÜL

31. Aralık.2009

Evrenin doğumunu anlatan mitolojilere (kozmogoni) göre başlangıçta kaos vardı; Hesiodos, “Kaos’tu hepsinden önce var olan” diye başlıyor kendi anlatısına. Kaos sözcüğüyle kastedilen şey, henüz biçime girmemiş, varlığa kavuşmamış öğelerin ayrışmamış karışımı; Grekçe kaos (khaos) boşluk, dipsiz uçurum anlamına geliyor. Başka bir deyişle, evrenin düzene girmeden önceki biçimden yoksun, uyumsuz ve karışık durumudur kaos. Mitolojilerin anlatısına göre daha sonra kaosun içinden varlıklar ortaya çıkmaya başlıyorlar. Bildiğimiz anlamda düzenli bir evren, yani kozmos oluşuyor böylelikle.

Grekler için evren düzenli bir oluşum, kaosun içinden çıkmış bir kozmostu; evrende akla uygun, değişmez kalıcı bir düzen vardı ve bu düzeni akla uygun olduğu için salt rasyonel düşünme yoluyla kavramak mümkündü. Temel nedenlerin, değişmez ve kalıcı düzenin bilgisine ise, rasyonel düşünme etkinliği olan theoria (nazariye/kuram) yoluyla ulaşılıyordu. Dolayısıyla düşünce etkinliği gelip geçici şeylerle, yani oluşla değil kalıcı, değişmez olanla ilgileniyor.

Bu yüzden geleneksel kavram sistemimizde düzen sözcüğü, statik, hareketsiz bir şeye gönderme yapıyor. Zamansal-mekânsal bir düzen söz konusu olduğunda, bu mevcut, verilmiş düzenin içinde her şeyin katılaşıp donduğu nihai bir noktayı düşünüyoruz hemen. Kristalleşmiş görüntülerden oluşan bir hayat tasvirimiz var genelde. Oysa hayat statik bir görüntü, salt bir kristalleşme değil; aksine, dinamik bir süreç; bir yanda yüzeyde zamansal-mekansal bir düzen ortaya çıkarken, öte yandan derinlerde kaos bu düzeni dağıtmaya, ayrıştırmaya ve parçalanmaya zorlayarak yeni fenomenlerin, değişimin ortaya çıkmasına yol açıyor. Dolayısıyla kaos-kozmos kavram çifti, biçime kavuşmamış salt oluş hali ile düzenlenmiş, biçimlenmiş yapılar arasındaki gerginliği, diyalektik ilişkiyi anlatıyor.

Kaos ve düzen, hayatın dinamik bir süreç olarak akışını gösteriyor bize; tıpkı video sanatçısı Ali Kazma’nın 2005 yılından beri üzerinde çalıştığı “Engellemeler” adlı video serisinde kaosla düzen, oluş haliyle olup bitmişlik arasındaki bu dinamik, gerilimli ilişkiyi görüntülerle anlatması gibi. Mekanik hareketlerle, makinelerle, hayatı kaostan arındırılmış tutarlı bir bütünlük olarak korumak için girişilen insani çabayı, gündelik hayattan kurguladığı görüntülerle sergiliyor Kazma. Beyine yapılan cerrahi bir müdahaleden, gündelik nesnelerin üretildiği fabrikalara, bedenin hareketlerine dek her yerde karmaşanın içinden düzenin nasıl kotarıldığına tanıklık ediyoruz. Eski biçimler ortadan kaybolurken yerlerini yenilerine bırakıyorlar; oluş hali ile düzen arasında asılı duran insanın gerilimli macerası sürüp gidiyor.

Witold Gombrowitcz, Kosmos (Can Yayınları) adlı romanının girişinde polisiye romanı, “kaos halinde olanı düzene sokma, düzenli hale getirme denemesi” olarak tanımlıyor. Tek istediğimiz kendimizi kaostan korumak için bir parça düzen. Bir polisiye roman yazarı gibi bizler de gündelik hayatın dağılmaya yatkın görüntüleri arasından anlamlı, tutarlı bütünlükler inşa etmeye çalışıyoruz. Titiz bir ev kadının sisifosvari eylemi gibi durmadan dağılan eşyaları yerli yerine oturmak için bitip tükenmez bir çabaya girişiyoruz.

Mitolojiler düzenli, yasalı evrenin öncesinde kaos olduğunu söylüyorlar; oysa kaos, düzenin içinde, ara konumlarda, geçişlerde mevcudiyetini hep korudu, koruyor. Umulmadık yerlerde çatallanmalar, yol ayrımları yaratarak, kristalleşmiş bir gerçeklik olarak düşündüğümüz düzenin içinde değişimler peydahlıyor kaos; varlığı yeni oluşlar halinde dağıtarak, sonsuzca çeşitlenen bir evreni biçimlendiriyor.

Not: Ali Kazma’nın video yapıtları YK Kâzım Taşkent Sanat Galerisi’nde 30 Ocak 2010’a dek izlenebilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder