10 Aralık 2009 Perşembe

CAN SIKMAYAN HEYKELLER



RAHMİ ÖĞDÜL

10.Aralık.2009

“Heykel Niye Can Sıkıcıdır?” diye soruyordu Baudelaire ve hemen ardından ekliyordu: “Doğa gibi ham ve dolaysız heykel, aynı zamanda belirsiz ve anlaşılmazdır, çünkü aynı anda çok fazla sayıda cephe sergiler. Heykeltıraş boşu boşuna eserini tek bir görüş açısından yapmaya uğraşır; figürün çevresinde dolaşan izleyici, yüz farklı bakış açısı seçebilir ve kimi zaman beklenmedik bir ışık değişimi, bir lambadan gelen etki sanatçının hiç düşünmediği bir güzelliğin kapısını arayabilir- bu da sanatçı için aşağılayıcı bir durumdur. Bir tablo ise sadece kendi istediği şeydir; ona kendi ışığı dışında bakmanın yolu yoktur. Resmin tek bir görüş açısı vardır; yegâne ve despotik bir açıdır bu: bu nedenle ressamın ifadesi çok daha güçlüdür” (Modern Hayatın Ressamı, İletişim Yayınları, s. 184).

Tek bir bakış açısının yarattığı tutarlılık, çizgisel perspektifin dayattığı “despotik” bakış açısı tuval resmini, heykele nazaran daha anlaşılır kılıyor ve resmin, izlerkitle tarafından çok daha kolay şekilde alımlanmasını sağlıyor. Tek bir noktada kendini sabitlemeyi gerektiren resmin aksine heykel, izleyiciden etrafında hareket etmesini talep ediyor ve her yer değiştirmeyle birlikte sürekli görünüm değiştiriyor. Bu yüzden Baudelaire, heykeli değerlendirecek uzman bir kişiyi bulmanın zorluğundan dem vuruyordu.

19. yüzyıl modern sanatı Baudelaire’in zamanından bu yana köklü değişimler geçirdi. Özelikle 1980’li yıllarda heykel kavramında ciddi dönüşümler yaşandı. Kavramsal sanatın kurucusu sayılan Marcel Duchamp’ın hazır-nesneleriyle birlikte sanatın tüm alanlarındaki yerleşik tanımların sınırları silinmeye başladı. Yere atılmış iplik atıkları, galerilere taşınmış ağaç kütükleri, toprak yığınları heykel sınıflandırılması içine dâhil edildikçe, her türlü üç boyutlu üretim heykel olarak adlandırıldıkça, genel olarak sanata özgü yerleşik tanımlar da giderek geçersiz hale geldi.

Pembe panter ve Michael Jackson gibi popüler imgeleri heykelleştiren Jeff Koons (1954-) izleyiciyle iletişim kurmak adına her türlü yola başvuruyordu mesela. “İzleyicinin ilgisini çekebilmek için her türlü hileye, ne gerekiyorsa, ama ne gerekiyorsa ona başvurmaya hazırım” diyordu Koons (20.yüzyıl Batı Sanatında Akımlar, Sel Yayıncılık, s. 293). Artık Baudelaire’i kaygılandıran, heykeli değerlendirecek uzman kişi bulma zorluğu da bir ölçüde ortadan kalkmıştı böylelikle. Ehil olmayan kişiler, artık heykel karşısında kendilerini tehdit edilmiş hissetmeyeceklerdi. Başka bir deyişle artık heykel can sıkmayan, eğlendirici, mizah yüklü bir yerleştirme sanatına dönüşmüştü.

Bu postmodern yönelimi yansıtan Avusturyalı heykel ve fotoğraf sanatçısı Erwin Wurm’un yapıtlarını Akbank Sanat’ta 2 Ocak 2010’a kadar izlemek mümkün. Zamanın ruhundan (zeitgeist) ve ikonlarından çokça yararlanan Wurm, izleyicisinin ilgisini çekebilmek için yapıtlarında mizahı kullanıyor: “Toplum ve insani varoluş hakkındaki doğrulara farklı şekillerde yaklaşmanın mümkün olduğunu düşünüyorum. Her zaman ciddi olmak zorunda değilsiniz. Mizah, şeyleri daha hafif tarzda görmenize yardım edebilir” diyor. Adeta hayatı bir bütün olarak parodileştiren bir tutumu var Wurm’un.

1980lerin sonundan itibaren “bir dakikalık heykeller” başlığını taşıyan bir dizi performans gerçekleştirdi Wurm. Bu performanslarda kendisini ya da modellerini gündelik nesnelerle beklenmedik ilişkilere sokarak, izleyenlerini şaşırtmaya, heykel tanımını sorgulamaya yöneliyor. Wurm’un popüler kültürle ilişkisini, Red Hot Chili Pepper’in ‘Can’t Stop’ videosundan açıkça görmek mümkün. Bu videoda grubun üyeleri, Wurm’un bir dakikalık heykellerine öykünüyorlar.

Baudelaire’in can sıkıcı modern heykelinden, günümüzün popüler, mizah yüklü postmodern heykeline geçerken sanatta çok sayıda kopuşlar, kırılmalar yaşandı. Tanımların, kavramların sınırları sürekli olarak erozyona uğruyor; sanat popülerleştikçe, popüler olan da kaçınılmaz olarak sanatta kendisine yer buluyor. Modern zamanların yüksek ve alt kültür ikiliği ortadan kalkarken, güncel sanat ortamı gündelik olanla popüler olan ilişkisi sayesinde var oluyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder