20 Ağustos 2009 Perşembe

YERLER İLE UZAMLAR ARASINDA


RAHMİ ÖĞDÜL

20 Ağustos 2009

Uzam ve yer farklı deneyimleri belirten sözcükler. Yer güvenlik, uzam ise özgürlük duygusu uyandırıyor bizde; sahip olduğu tüm değerlerle birlikte bir yere bağlanıyoruz; yerin toplumsal ilişkileri, fiziksel yapısı, doğal çevresi bizi sarıp sarmalıyor, kendimizi güvende, evimizde hissediyoruz. Öte yandan uzam ise özgürlük duygusunu çağrıştırıyor; yerin ötesine, dışına doğru yapılan bir hamleyi, bir hareketi talep ediyor bizden. Bir yer dar, kısıtlı bir mekân ve bu mekânın barındırdığı ilişkilerle, dolayısıyla gelenekle tanımlanıyor. Yerden yola çıkarak hareket etmeye başladığınız an, yer ve yerin bağlantılarından (gelenekten) bir kopuş yaşanıyor. Bağlanma ile özgürlük duygusu arasındaki sürüp giden çatışma bir anlamda yer ve uzam sözcüklerinde ifade buluyor.

Yirminci yüzyılın başında yaşamış İspanyol yazar Unamuno (1864-1936), ‘Sis’ adlı romanında yer ile insanlar arasındaki ilişkinin değişen doğasından söz ediyordu. Modernleşmeyle birlikte yaşamın temel faktörü ve vektörü haline gelen hızın bu ilişkiyi nasıl kökten değiştirdiğini şöyle anlatıyor Unamuno roman kahramanının ağzından: “İşte gel de kurtul, gürültü ve toz saçarak otomobil geliyor. Bu şekilde bütün mesafeleri yok etmekle ne geçer elimize? Bu durmadan yol alma tutkusu ‘topofobi’den (yer korkusu) doğuyor, ‘filotopi’den (yer sevgisi) değil!” Modernleşmenin yeryüzünü hız yapılacak bir otobana dönüştürmesiyle birlikte yer ile kurulan otantik ilişki imkânı da ortadan kalkmış oluyor böylelikle. Unamuno’nun deyişiyle artık bir yer sevgisinden değil, yer korkusundan söz edilebilirdi ancak.

Oysa yine yüzyılın başında yaşamış olan Alman teolog Paul Tillich, Unamuno’nun tam aksi bir deneyim yaşıyor; doğup büyüdüğü, etrafı surlarla çevrili, küçük, korunaklı ortaçağ kasabası ona boğucu, kısıtlayıcı geliyordu. Ailesi ile birlikte yazları Atlantik kıyısına yaptığı küçük gezintiler tam anlamıyla bir kaçış deneyimi yaşatıyordu Tillich’e. Kasaba duvarlarının içine sığmayacak kadar geniş bir hayal gücüne sahip çocuk için okyanus kıyılarının uçsuz bucaksız uzamı büyük bir olaydı. Daha sonra Berlin kentine yaptığı ziyaretlerde de okyanus kıyısında yaşadıklarına benzer deneyimler yaşadı. Büyük kent ona tuhaf şekilde denizi hatırlatıyordu: açıklık, sonsuzluk, uçsuz bucaksız bir uzam duygusu.

Tam da burada Benjamin’den yola çıkarak yer ve uzama denk gelen iki farklı deneyim türünden söz etmek mümkün gibi geliyor bana: yer kavramına denk düşen “aktarılan deneyim” (erfahrung) ve uzam kavramına karşılık gelen “yaşanmış deneyim” (erlebnis). Geleneksel toplumlara özgü olan “aktarılan deneyim” kuşaktan kuşağa aktarılan bir deneyime gönderme yapıyor. Moderniteye, büyük kentlere özgü olan “yaşanmış deneyim” ise bireysel, dayanıksız, gelip geçici yaşanmışlığı vurguluyor.
Benjamin’e göre moderniteyi karakterize eden şey, aktarılan deneyimin çöküşüdür. Bu çöküş sembolik ifadesini Birinci Dünya savaşında buluyor. Bu savaş sırasında milyonlarca insan yerlerinden koparıldılar; özellikle doğanın ritmine ve kırsal dünyanın kodlarına göre yaşamayı atalarından öğrenmiş olan genç köylüler toplumsal ve zihinsel evrenlerinden ayrılmak zorunda kaldılar. Birden bire bulutlar dışında artık hiçbir şeyin tanıdık gelmediği bir uzam içinde buldular kendilerini ve bu uzamın ortasında, yıkıcı gerilim ve patlamaların cirit attığı bir kuvvet alanı içinde minicik ve kırılgan insan bedeniyle karşılaştılar. Bir bakıma uçsuz bucaksız uzanan bir uzam içinde Tillich’ten çok farklı bir deneyim yaşadılar.

Her ne kadar yer modernleşmeyle birlikte giderek erozyona uğramış olsa da Unamuno ya da Tillich gibi yer ve uzama ilişkin farklı deneyimler, duygulanımlar yaşamaya günümüzde de sürdürüyoruz. Bağlanma ile özgürlük, yer ile uzam birbirini sürekli yerinden eden iki kavram; bir taraftan gerek zihinsel gerek fiziksel olarak yeni deneyimlere, serüvenlere açılmak için uzama gerek duyuyoruz, diğer taraftan da bir yere bağlanmaya ihtiyacımız var: yerli yurtlu olmak ile yersiz yurtsuzlaşmak arasında salınan bir sarkaç gibiyiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder