15 Aralık 2019 Pazar

ZAMAN İFFETSİZDİR, KAPILAR YALAN

Angelo Musco
RAHMİ ÖĞDÜL
13.12.2019

Kapılar, bir mekânı bir başka mekândan ayırıyor. Sadece mekânları mı? Mekânlara yüklediğimiz anlamları da. Tutsaklığı özgürlükten, kıtlığı bolluktan, sufli olanı kutsal olandan, özel olanı kamusal olandan. Kapılar geçitlerdir. Kapılara ne çok umut bağlamışız: Ekmek kapısı, umut kapısı. Ama bir eşikten atladığınızda kendinizi olmak isteyeceğiniz yerde bulamayabilirsiniz: “Bir kapıdan gireceksin/Neler neler göreceksin”. Göreceğiniz, gördüklerinizden farklı olmayabilir, hatta daha da beteri. Ve kapılara yüklenen umutlarla birlikte kapı satan tacirler vardır; kapı tacirleri. Hele ki bu kapı ülkeleri ayıran sınırdaysa, kapıya yüklenen umutlarla birlikte kapıdan geçme vaadi satın alanlar kendilerini sınırın öbür tarafında bulamayabilirler. Rusya’da insan kaçakçıları göçmenleri kandırmak için Rusya-Finlandiya sınırına sahte kapı kurduklarına dair haber geçen hafta BBC News’te yayınlandı. Şaşırdınız mı? Şaşırmayın, kapı ve sınır dekoru kurup da bizi sınır atlatacakları vaadiyle kandıranlarla dolu yaşadığımız toplum. Kapılara yüklediğimiz anlamlar süslenip püslenip bize satılıyor.

Kentlerin de kapıları var, kozmozu kaostan, uygarlığı doğadan ayıran. Babil kenti de kaosun sularını ayıran kapının üzerinde kurulmuştu; Bab Apsi, yani Apsu’nun Kapısı. Apsu, yaratılış öncesi kaos sularının adıydı. Ve her bahar Fırat ve Dicle taştığında kaosun suları Babil’in duvarlarını yıkardı ve içerideki toplumsal piramidin tepesine yerleşmiş tanrı-kral her seferinde mitolojiye sığınır ve düzenlediği ritüellerle hep aynı olanı durmadan geri getirirdi; yani kendisini. Böylelikle zamana özgü kaotik suların içeri girmesine izin verilmezdi. Zamandan muaf bir toplum, tanrı-kralın torno tezgâhında ürettiği bir nesne gibi, değişime kapalı. Ve kaos-kozmoz oyunlarıyla tanrı kral hep geri geliyor. Topluma kapılar yerleştirmişler. Bir kapıdan geçeçeksiniz ve zaman ve mekân değişecek. Değişmiyor. Ve değişmediği gibi daha da beter oluyor, çürüyoruz. Ama bize durmadan yeni kapılar satıyorlar. Zaman kapıdan girmez, boş yere kapı önlerinde beklemeyin. Duvarlardaki incecik çatlaklardan sızar içeri. İçeride hep aynının geri gelmesi için tekrarlanan ritüeller aksamaya başladığında, bastırılmış olan fark açığa çıkmış ve kente bahar gelmiştir.

“Ostiarii, kapıcılar, Eski Ahit’te Tapınağa iffetsiz olanların girmesini engelleyen kişilerdir” (Agamben, Çıplaklıklar, Alef). Engellenen zamandır. Zaman, iffetsizdir çünkü. O pek özenle koruduğunuz nomos’u, eril iktidarın sınırlarını ihlal etmekle kalmaz, sınırlarla birbirinden ayrılmış bedenleri de birbiriyle karıştırır ve kudretli toplumsal iksirler icat ettiğinde kristal yapı çöker. O yüzden kapılar, zamanın girişini engellemek içindir, içeride değişmeden sürüp gitmesi istenen bir hayat vardır. Ve kapalı sitelerin kapılarındaki güvenlik görevlileri tapınak kapıcıları gibi zamanın, içeri girmesi ile birlikte şeyler düzenini değiştirecek olanın girmesini engelleyenlerdir. Tapınakta kapalı odalarda tekrarlanan ayinlerle hep aynı olan yeniden inşa edilir, kokuşma. İşçiyi kirli tulumuyla içeri almayan AVM’nin kapısındaki görevliler de, tapınak kapıcılarıdır; meta tapınağının. Tapınakta zaman durmuştur ve saatler hep metaları gösterir. Ve işçi, üretim hattıyla vitrindeki metalar arasındaki bağlantıyı kurandır, yani zamanı içeri sokarak parlak yüzeyleri kirleten. Metaların parlak yüzeylerinin gizlediği, sömürü ve yoksulluktur. Tapınakta eksik olan zamandır, yani beden.

Bedenleri birbirine bağlayan, içlerinden geçen görünmez zaman geçitleri vardır, çatlaklar. Ve her insan bir başkası için umudun çatlağıdır. Ve her insan kendi üzerine kıvrılmış bir labirent; toplum, görünmez çatlaklarla birbirine bağlanan labirentler çokluğu. Çatlaklardan zaman girer içeri ve bedenleri birbirine bağlar. Zaman içeri girdiğinde mekân, yani beden oluşun mekânı olur ve kıvrımlar açıldıkça bedenlerin kabuk değiştirme zamanı gelmiştir. Zaman iffetsizdir; insanın kabuğu altında gizlediği, mahrem diye kimseyle paylaşmadığı, belki de varlığından bile habersiz gizil kuvvetleri açığa çıkarır ve insan kozasından çıktığında mekân değişmiş, iklim Bahar olmuştur. Sahte kapılara umut bağlamayın boş yere; bedenlerdeki çatlakları keşfedin, geleceğe ve özgürlüğe açılan.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder