7 Ağustos 2017 Pazartesi

GÖLGESİNE SIĞINACAK AĞACIMIZ OLACAK

Roelandt Jacobsz Savery, The Garden of Eden

Yaşlı Pieter Bruegel, "Körler Körlere Yol Gösteriyor", 1568
RAHMİ ÖĞDÜL
04.08.2017

Yüzümü güneşe dönüyorum. Yoğun ışık kör ediyor gözlerimi. Artık göremiyorum. Oysa ışık altında gerçekliği tüm çıplaklığıyla görebileceğimizi söylemişlerdi. Aydınlanacak ve mağaranın karanlığından kurtulacaktık. Işığın yoğunluğunu ne denli çoğaltırsak, şeyler niteliklerini o denli göstereceklerdi bize; ama olmadı, körleştik ve köleleştik. Tuhaf değil mi? Ve aydınlıkta körleşen gözlerimiz hiçbir şey göremiyor şimdi. Söylenenlere ve tasvir edilenlere körü körüne inanıyoruz. Tanrı “ışık olsun” diye buyurmuş ve yeryüzü aydınlanmıştı. Daha fazla ışık istedi birileri ve gecenin karanlığını elektrik ışığıyla gündüze çevirdiler; gün gibi ortadayız. Gördüğümüzü sanıyoruz hâlâ, ama gördüğümüz, zihnimizi ele geçirenlerin bize gösterdikleridir. Ve gösterdikleri, yeryüzü değil, paranın yüzü. Sonra da her şeyi tüm çıplaklığıyla gördüğümüzü iddia ediyor, akıl yürütüyor ve çıkarımlar yapıyoruz. Kör edici ışık altında körler körlere yol gösteriyor.

Ve bu kör edici ışıktan kaçacağımız, gölgesine sığınabileceğimiz ağacımız bile yok. Çırılçıplak yakalandık. Ve bu yoğun ışık altında iktidar bizi çırılçıplak görebilirken biz iktidara bakamıyoruz bile. Başlarımız öne eğik. Kim “kral çıplak” diyorsa, kendini aldatıyor. Çıplak olan bizleriz. Ve kral bizi çırılçıplak yakalamak istiyor her seferinde, tüm potansiyelimizi ele geçirmek. Yüzümüzde paranın çıplak yüzü; potansiyelimiz. Ve para gibi durmadan yerimizden yurdumuzdan ediliyor ve para gibi elden ele dolaşıyoruz. Biriktirilecek ve yeri geldiğinde savaşlarda, kıyımlarda harcanacak insan kaynakları. Harcanmıyoruz sadece, birbirimizi de harcıyoruz. Herkesin birbirini harcamasının norm olduğu dünyada “neden felaketler yaşanıyor?” diye soruyoruz bir de. Elbette harcayan, harcanacaktır.

Kral bakışlarını yeryüzüne yönelttiğinde yeryüzü de paranın yüzüne dönüşüyor. Yüzümüzde kralın bakışları; yeryüzünü harcıyoruz. Yeryüzünde yaşanan onca felaket paranın yüzünden değil mi? Hiçbir şekilde soyutlanıp genellikler halinde birbirinin yerine geçemeyecek doğanın biricik, eşsiz unsurları, soyutlandıkça paraya dönüşüyor. Çünkü para her şeyin yerine geçebiliyor. Her türlü sınıflandırmadan kaçan yeryüzünün tekil varoluşları, sınıflandırmanın kıskacına yakalanıp genellemeler halinde aynılaştırıldıklarında ve sonunda her şeyin tıpatıp aynısı olan paraya çevrildiklerinde, geriye paradan başka bir şey kalmamıştır. Ve hâlâ sınıflandırılamayanlar, genelleştirmenin kıskacından kaçanlar, paraya dönüşmeye direnenler var. Direnenler oldukça, yeryüzü paranın yüzü oluncaya kadar yıkım faaliyetlerini sürdürmeye kararlı kralın uykuları kaçacak. Gecenin karanlığı uyutmaz çünkü. Yeryüzünün henüz fethedilmemiş bir karanlık yüzü vardır hâlâ. Ve bu karanlık ele geçirilemeyen direngen kuvvetleri barındırır içinde. Karanlık, henüz yüzeye çıkmamış ve çıkmasıyla birlikte mevcut şeyler düzenini dönüştürecek gizil kuvvetler alanı. Kör edici ışığın altında yitirdiğimiz koyu gölgelerimizin karanlığı. Ve geceyi aydınlatsalar da kuytu köşelerde gölgeler dolaşıyor. Fark edeceksiniz.

“Gölge, fark edildiğinde yenilenme kaynağıdır; yeni ve üretken dürtüler, egonun yerleşik değerlerinden ortaya çıkamaz. Yaşamlarımızda, steril ve içinden çıkılamaz bir dönem olduğunda karanlığa bakmalıyız” diyor Carl Jung. Yerleşik düzenin değişmesini istemeyenler, güneşin kör edici ışınlarına güveniyorlar. İncil’de “Olmuş olan yine olacak. Güneşin altında yeni bir şey yok” diye yazıyor. Güneşin altında hiçbir şey değişmiyorsa, geceye, gölgeye, karanlığa bakmalı. Güneşin kör ettiği gözlerimizi gecenin karanlığında dinlendirsek, bakın, nasıl da yeni yaşam pencereleri açılacak tenimizde. Ve neler olup bittiğini, nasıl kısır bir döngüye kapatıldığımızı ve tüm potansiyelimizi ele geçirdiklerini iddia etseler de gizil güçlere ulaşamadıklarını ve bir karar anında bu gizil güçlere ulaşabileceğimizi göreceğiz. Milyonlarca gözle bakacağız yeryüzüne. “Gecenin içimizde açtığı/sonsuz gözler/çok daha uzağı görebiliyorlar” (Novalis, Geceye Övgüler). Ve o zaman gölgeli ağaçlarımız ve kudretli bedenlerimiz olacak ve gölgelerde yeryüzünün hesaplanamaz çokluğu. Birlikte direneceğiz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder